CHANCE_THIS_TO_IMAGE_URL"https://static.wixstatic.com/media/45ab39_dab56b7855424166870f7be3cefaf721~mv2.png/v1/fill/w_178,h_178,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/Renkli.png"sizes="192x192"/>
top of page

Görevde Yükselme Sistemi Nasıl Olmalı?



Kariyer kavramı her ne kadar “bir üst göreve gelme” şeklinde bilinse de aslında bu, konunun dar açıdan yorumlanmasından kaynaklanmaktadır. Zira kariyer kişinin sadece görevde yükselmesi değil, kendini geliştirmesi, bilgi ve beceri düzeyini yükseltmesi, edindiği bu bilgi ve becerileri kişisel ve örgütsel anlamda kullanması anlamına gelmektedir. Bu geniş anlamıyla kariyer planı sadece kişinin kendisi için değil aynı zamanda kurumun hedeflerine ulaşması noktasında da önemli bir işleve sahiptir. Bu önemli işlevi nedeniyle kamu kurumlarındaki görevde yükselme sisteminin, kayırmacılıktan uzak, objektif ve hakkaniyetli olması elzemdir.

Ancak kamu kurumlarında özellikle son yıllarda yoğun bir şekilde kayırmacılığın hâkim olduğu görülmektedir. Bunun ana nedeni, görevde yükselmede sözlü sınavın tercih edilmesi, hatta sözlü sınavın da bir kenara itilerek “doğrudan atama” yönteminin seçilmesidir.


Kurumumuzun Anonim Şirket olması ile birlikte “şirket politikası” adı altında, 399'lu KHK'ya tabi olarak çalışan personelin görevde yükselmesi bir şekilde engellenmiş ve İHS’li personelin görevde yükselme yönetmeliği değiştirilerek “doğrudan atama”nın önü açılmıştır. Bu gediğin açılmasıyla birlikte arkasına siyasi veya sendikal referans alanlar, bu makamlara doğrudan atanmışlardır. Üyelerin hak ve menfaatlerini koruma iddiasında bulunan bazı sendikaların bazı temsilcileri de bu gedikten içeri girerek ilk makam kapan kişiler olmuştur.

Sendikaların ve sendikacıların, hiçbir objektif ve nesnel kritere dayalı olmayan bu atamalara karşı durması gerekir ve beklenirken, bu gediği ilk suistimal edenlerden olmaları ve kendilerine bu konuda yöneltilen eleştirileri “bunlar sendikamızın içinde yer alan bazı kişilerin münferit hareketleridir, biz de tasvip etmiyoruz” diyerek geçiştirmeleri, sendikalara ve sendikacılara olan güveni de ciddi anlamda zedelemiştir.

Tüm bunlar olup biterken; ülkesine, kurumuna ve aidiyet duyduğu sendikasına karşı güven erozyonuna uğrayan çalışanlar, güçlü bir “anlamsızlık hissine” kapılmıştır. Bu anlamsızlık hissi “artık kurum içerisinde bilgi ve becerimi geliştirmemin veya kişisel anlamda kendimi geliştirmemin hiçbir anlamı yok” şeklinde özetlenebilir.

Biz Adil Haber-Sen olarak, çalışanlarımıza sirayet eden bu anlamsızlık hissinin ortadan kalkması adına, öncelikle mülakat sisteminin kaldırılması gerektiğine inanıyoruz. Doğrudan atama yönteminde ise sadece daire başkanlığı ve üstü unvanlara mülakat yapılması gerektiğini, bunun da en yakın unvandan başlanarak, tecrübenin de ön plana çıkartıldığı bir sistemle yapılması gerektiğinidüşünüyoruz.


Mülakata Neden Karşıyız?

  • Sendikalar, siyasal parti temsilcileri, bürokratlar ve benzeri makam sahipleri, sözlü sınavların uygulanmasında görev alan görevliler üzerinde baskı kurabilmektedir.

  • Sözlü sınavlarda niteliksel ve pedagojik yetenekler değil, bunun yerine daha subjektif ve kişisel kanaate dayalı unsurlara bakılmaktadır.

  • Mülakatın “torpil” olduğuna inanan çalışanlar, bilgi, beceri, yetenek ve yönetimsel niteliklerini geliştirmek yerine siyasi veya sendikal referans alabilmenin peşine düşmektedir.

  • Kendi bilgi, beceri ve kabiliyetleri ile başarılı olmaya çalışan adaylar adil olmayan bir değerlendirme sonucunda elendiklerinde “anlamsızlık hissi”ne kapılmakta, yaşadıkları ülkeye, sisteme, değerlere olan güven ve inancını kaybederek, kurum aidiyet duygusunu yetirmektedir.

  • Mülakat sisteminin ehil olmayan kişilerin eliyle yapıldığı ve 5-10 dakikalık bir görüşme ile kişinin gerçek anlamda bilgi ve becerisinin ölçülemeyeceği de başka bir hakikattir.

Doğrudan Atama Nasıl Olmalı, Kimler Doğrudan Atama ile Atanmalı?

  • Sadece daire başkanlığı üstü unvanlara doğrudan atama yapılmalıdır.

  • Bu atamalar “tecrübeyi” önceleyen bir atama olmalıdır. Bu anlamda doğrudan atanacak kişi atandığı kadroya en yakın unvandan olmalıdır.

  • Kurum içinde hem eğitimsel hem de örgütsel anlamda yeteri miktarda bilgili ve tecrübeli personelimiz bulunduğundan dışardan “tecrübeli personel” alımına son verilmelidir.

Neden Sadece Yazılı Sınav Yapılmalı?


Öncelikle belirtmek isteriz ki yazılı sınav “mükemmel” bir sistem değildir. “ideal” bir sistemdir. Buanlamda “mükemmel” olmayan bir şeyin kusurlu yanlarının olabileceğini de kabul etmek gerekir. Ancak “ideal” olanın “mükemmel”e en yakın olduğunu ve diğer sistemlere göre çok daha verimli ve etkili olduğunu söyleyebiliriz. Biz de yazılı sınavın aşağıda belirttiğimiz nedenlerden dolayı “mükemmel” olmasa da “ideal” bir sistem olduğunu düşünüyor ve bu “ideal” sistem üzerinden, kamu kurumlarında görevde yükselmelerin, adalet-liyakat ve eşitlik ekseninde gerçekleşebileceğineinanıyoruz.

Burada özellikle üzerinde durulması gereken bir başka konu da görevde yükselmelerin “tecrübeye” dayalı olması gerektiğidir. Tecrübeden kastımız kişinin belli unvanlarda belli bir süre çalışmasıdır. Biz kariyer unvanlarını 3’er 5'er atlama şeklinde yapılan yükselmelerin, kurumlara ciddi zararlar verdiğini düşünüyoruz. Örnek vermek gerekirse, bir memurun önce Şef daha sonra müdür olması gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü, bir memurun doğrudan başmüdür veya daire başkanı olması, onun bilgi ve tecrübeden yoksun, adalet ve liyakat ilkelerinden beri olduğu hakikatini değiştirmemektedir.

Biz Adil Haber-Sen olarak; Daire Başkanlığı unvanı da dahil olmak üzere, bu unvana kadar tüm unvanlarda, görevde yükselmelerin, sadece yazılı sınav ile yapılması gerektiğini, yazılı sınavda başarılı olan müdür ve üstü unvanların ise “Yönetici Geliştirme Programı” kapsamında ciddi bir eğitime tabi tutulması gerektiğini, bu eğitimi tamamlayanların da yine başarı puanlarına göre boş bulunan müdür kadrolarına veya pozisyonlarına atanması gerektiğini düşünüyoruz.


  • Yazılı sınavda sendikaların, siyasal parti temsilcilerinin, bürokratların ve benzeri makam sahiplerinin kişiler üzerinde baskı kurma imkânı yoktur.

  • Yazılı sınav kişinin bilgisini doğrudan ve tümüyle objektif bir şekilde ölçen bir sistemdir.

  • Yazılı sınav torpil denen illetin önündeki en büyük engeldir.

  • Torpil ile kariyer yapmanın mümkün olmadığı inancı çalışanların zihnine yerleştiğinde, çalışanlar mecburen kendi bilgi ve tecrübelerini artırma yoluna gidecektir.

  • Sendikal veya siyasi referanslarla bir makama gelmeyen yöneticilerle daha adaletli ve daha barışçıl bir iş ortamını oluşabilecektir.

  • Bir sınavda başarılı olan ve kendisini kanıtlayan amirler, kendisine bağlı olarak çalışan personelin de güvenini ve takdirini kazanabilecektir.


 

Yazar: Murat Demir


52 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page